23 Haziran 2015 Salı

Kitap İncelemesi: Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana

Kitap Hakkında:
Kitap: Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana (Bir Ada Hikayesi #1)
Yazar:Yaşar Kemal
Sayfa sayısı: 306
Yayınevi: Adam Yayınları
Goodreads puanı: 4,32


"Benim bildiğim ki,insanoğlu sürgün,muhacir bir yaratıktır.Bir kuşlar böyle muhacirdirler,bir bu gariban insanlar."

Bir tarafta cennet Karınca Adası,bir tarafta her karışı kanla sulanmış cehenneme dönmüş Anadolu'nun hikayesidir bu kitap.Kanla kaplanmış kar tabakalarıyla Sarıkamış'ın,yüzyıllardır ateşe taptığı gerekçesiyle öldürülen Yezidilerin,zorla adalarından alınıp mübadeleye tabi tutulan Rumların,katledilen ceren sürülerinin,Sivriada'da toplanıp ölüme terk edilen köpeklerin ortak sesidir bu kitap.Kana susamış,hala da kan içmeye devam eden insanları anlatır.Bir de savaş görmüş,bir tek elinde korkusu kalmış temiz yürekli insanlar vardır ki onlar bir karıncaya,uçan kuşa bile zarar veremezler.Uykularında kabuslarla kalkar,gözlerini her kapadıklarında donmuş yüzlerce askeri ve onların korku dolu yüzleri gözlerinin önüne gelir.Sahi Anadolu kana doymadı mı,yetmedi mi dökülen bunca kan,bunca gözyaşı? İşte bu kitap aslında çığlıklarla dolu bir kitaptır.Vicdanı olana ağır gelir.Sinirlendiğinde diğer ırklara ağız dolusu küfredenleri utandırır.Siz de Karınca Adası'nın renk renk çiçeklerle kaplı kayalıklarında,mağaralarındayken kendinizi Çanakkale'de Sarıkamış'ta bulursunuz.Kitabı bitirdiğinizde de karmaşık duygular yaşarsınız.Kitap bitti diye hüzünlenirsiniz,Doğu'ya,Anadolu'ya daha farklı bakmaya başlarsınız."Tüm bunlar yaşanmak zorunda mıydı?" dersiniz kendinize ve en önemlisi Vasili ve Poyraz Musa'dan insanlığı öğrenirsiniz.

Dedi,Sivriada,Sivriada deyince sözünü kesti,bir süre orada durdu.Gözleri buğulandı.Adalar karanlıktır,cehennemdir.

Vasili,Poyraz Musa,Lena,Kaptan Kadri ve birbirinden temiz kalpli güzel insanlardan bahsetmeden önce kitabın konusundan bahsetmem gerek sanırım.Kitap 3000 yıllık Karınca Adası'nda mübadeleye tutulan bir sürü Rum'un göç etmesiyle başlıyor.Hepsi buna inanamıyor,sorguluyor ve küsüyorlar.Onlar savaşta oğullarını bu vatana vermişlerdi,şimdi neden gitmek zorundaydılar? İşte buna temiz kalpleriyle ellerinden geldikçe karşı koymaya çalışıyorlar.Olmuyor,bir sabah gözleri yaşlı bir şekilde teknelere bindirilip Yunanistan'a gönderiliyorlar.Vasili Atoynatanoğlu hariç.O,bu adadan ayrılmayacağına yemin etmiş,adaya çıkan ilk insanı vuracağına dair İncil'e el basmış,Sarıkamış'ı,Çanakkale'yi görmüş yiğit bir adam.Sadece Rum'ların mücadele etmeden gitmeleri onu küstürmüş,sinirlendirmiştir.

"Fırat" diyordu."Fırat günlerce,aylarca insan ölüleriyle doldu da taştı.Fırat suyu kan akıyor,baksana.Dicle." diyordu."Dicle,günlerce,aylarca insan ölüleriyle doldu da taştı.Dünyanın bütün kartalları çöle indiler,çölde insan etine doydular."


Daha sonra adaya Poyraz Musa ayak basar.Bu ıssız adaya yerleşmek için gelmiştir.Başlarda Vasili'nin gölgesini görüp adada biri olduğunu anlamıştır ve bu gizemli adamın ardına düşmüştür.Vasili de gözleriyle bu cennet adayı okşayan adamı öldürmek ve öldürmemek arasında defalarca gidip gelir.Bunları yaparken kah Sarıkamış'a gider öfkelenir,duygulanır kah Poyraz Musa'ya sarılıp onu bağrına basmak ister.Poyraz Musa da aynı manzarayı görmüş bir kahramandır.Aslında Yaşar Kemal burada savaşın ve insanoğlunun çirkinlerini okuyucuya gösterir.Birbiriyle dost olan ırkların birbirinden koparılışını konu alır,insanların ruhlarını betimler,okuyucuya kaybolan insanlığı gösterir.Bunun yanında size tüm büyüsüyle adanın güzelliklerini gösterir,Vasili'nin lüferlerini,Lena'nın yemeklerini tattırır;denizin kokusunu,arıların sesini,renk renk çiçekleri size armağan eder.Betimlemeleri okurken olaylardan daha çok zevk alırsınız.Lena'yı,Tanasi'yi,Güzel Keti'yi,Aliki'yi okurken buruk bir mutlulukla gezinirsiniz adanın kıyılarında.Fark edersiniz ki doğuyu,güzelim adaları en iyi anlatan Yaşar Kemal'miş ve sizin de bu kitabı okumadan "Roman okudum." deme hakkınız yokmuş.

"Biliyor musun ben kimim,Çanakkalede,sen İngiliz gemilerini batırırken seninle birlikte o gemilere top mermisi atıp da,bacalarının içine düşüren Aleko'nun,Tanasi'nin,Petros'un,Milto'nun anasıyım.Onlar daha gelmediler.Zabittirler.Sen zabitlerini çok severmişsin.Sen oğullarını çok severmişsin de onun için göndermiyormuşsun bana.Canları sağ olsun da varsın gelmesinler,senin güzel yanında kalsınlar.Sen onlara iyi bakarsın."
(Lena'dan Mustafa Kemal Paşa'ya)

Fark etmeden sonuna gelmişim yazının.Okuduğum ilk Yaşar Kemal kitabını bitirdim ve artık doğum günümde ne istediğimi çok iyi biliyorum.Geri kalan kitaplarını alıp,yine gece 2'lere kadar okuyacağım.Tatilin en güzel yanı da bu değil midir zaten? En güzel yanı budur da ben bu kitaptan sonra beklentilerimi karşılayabilecek bir yazar bulabileceğimi sanmıyorum.Bulsam bile bana bu sıcaklığı yaşatan bir kitap bulabilecek miyim orası tartışılır.

Evden eve gitmeler gelmeler kalkmıştı.Herkes evinin en kuytu köşesine saklanmış,karanlık bir yas içine girmişti.Belki de bütün erkekler kollarına siyah bant bağlamışlar,kadınlar tepeden tırnağa karalar giymişlerdi.Adalarının ölümüne ağlıyorlardı.

Aliki,o gemilerden birine binip gitmişti.Giderken de iskele yolunda karşılaştıklarında salt bir kerecik,ona bakmış,gülümsemişti yüzü pembeleşerek.Stavros,Stalyos,Angelos hep bir olmuşlar ne diyorlardı,kara sevda bağlamayan bir kız bir oğlana bakar da hiç kızararak gülümser mi? Gülümser.O beni ne zaman görse böyle gülümserdi.O zaman o,her zaman sana kara sevda bağlamıştı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder