13 Temmuz 2018 Cuma

Kitap İncelemesi: Angela'nın Külleri-Hatıralar

Kitap Hakkında:
Kitap: Angela'nın Külleri-Hatıralar
Orijinal adı: Angela's Ashes
Yazar: Frank McCourt
Sayfa sayısı: 463
Yayınevi: Epsilon
Goodreads puanı: 4,08
Puanım: 9/10

İrlandalı olmak zordur ama Kuzeyli bir İrlandalı çocuk olmak daha zordur.Frank McCourt göçmen olarak ailesiyle gittiği Amerika'dan Limerick'e geri dönerken bunu tüm hücrelerinde hissetmişti.Bu yetmezmiş gibi elindeki tüm parayı barlarda tüketen,gece eve sarhoş dönüp çocuklarını tek sıra halinde hizaya sokup İrlanda uğruna ölmeye yemin ettiren bir babaya sahipti.Annesi Angela ise dindar bir kadındı ama bu yoksulluk ve çaresizliğin pençesinde Tanrı'nın Limerick sokaklarına uğramayı bıraktığına inanmaya başlamıştı.Zorlu geçen bu çocukluk döneminde Frank bir tek amaca sahipti.Amerika'ya gidecek,kardeşlerini ve annesini yanına alarak Lyric Sineması'nda izledikleri o muhteşem Amerikan filmlerindeki gibi bir hayata sahip olabilecekti.Bu hayalinin ateşi onu hep canlı tutacak,çocukluk döneminde açılan yaralarını bir nebze hafifletecekti.


Aslına bakarsanız Frank McCourt'un hayatına bu kitapla ortak olunca yoksulluğun bu denli uç noktasına yolculuk edeceğimi düşünmemiştim.Bu yüzden sürekli tamamen kurmaca bir metinde olduğumu hissettiğim anlarda Frank araya girerek "Bu benim çocukluğum!" diye haykırmak zorunda kaldı.Neden böyle hissettim? Çünkü yazar yaşadığı travma dolu çocukluğunu o kadar gerçekçi bir şekilde sayfalara yansıtmış ki hayatın bir çocuğa,bir anneye bu kadar acı vermesinin bu kadar gerçek olmasına ve yüzünüze çarpmasına karşı beyniniz bir karşılık vermek zorunda kalıyor.Benim tepkim de bunu reddetmek oldu ama ırkçılığın,sınıf ayrımının,Tanrı ve kilise eleştirilerinin,aile motifinin çocuklar üzerindeki etkisi tüm çıplaklığıyla karşımdaydı.O kadar keskin olmasa da bu birikimin ekonomik bunalım olarak bir ailenin nasıl dağıldığını,bir çocuk üzerine nasıl bir baskı yaptığını görmek ve yazarın kullandığı o çocuksu dil yüzünden buruk bir gülümsemeyle bu trajik hikayeye ortak olmak tüm duygu dünyamı altüst etti diyebilirim.

"Ah dans ettiğimiz o güzel geceler,ah o gaydaların sesi
Mutlu olduğumuz günler,gençlik gibi uçup gitti.
Yaz gecelerinin kuytularında toplanırken bütün gençler.
Çok güzeldi,ateşlerdi içimizi gaydaların sesi."

Frank'a biraz daha odaklanırsak ailenin en büyük çocuğu olması ve babasına benzemesi,Angela'nın elindeki çocuklara bakabilecek durumda olmayıp yeni çocuklar doğurması,bir çocuk olarak ilginin üzerinden kayıp gitmesine neden oluyor.Aksanları nedeniyle İrlandalılar tarafından hoş görülmemeleri,babasının sürekli işini kaybetmesi,sürekli yırtık pırtık ayakkabılar ve elbiselerle,ev demeye bin şahit bir kulübe motifinde kalması,vaktinden evvel yetişkin olması karakter ve aynı zamanda yazarımızı analizlerken bir temele dayandırmamızı sağlıyor.Gerçekten kitabın arkasına baktığımızda evlatlarını kaybeden Angela&Malachy çiftinin çocukları arasında yaşamını sürdüren ve idealleri peşinde düşe kalka koşan bir çocuk olması çok büyük bir şans.Eh mutsuz da olsa yazmaya değer kötü bir çocukluğa dokunabilmek hüzün dolu bir mutluluk veriyor okura.Yazarın üslubundaki trajik olayları hafif mizahla harmanladığı gibi duygu dünyanızda tezatlıklar yaşayacağınızın garantisini de bu cümleyle sabitleyebilirim herhalde.

frank mccourt ile ilgili görsel sonucuSonuçta ortada kocaman ve yürek burkan bir mesaj kalıyor geriye.Ben yine Frank'ı karakter olarak benimseyemiyorum.Çünkü ona fazlasıyla saygı duyuyorum ve karakterden öte olduğunu,yaşadığı acıların gerçekliğini bildikten,mücadelesini gördükten sonra kendi Dilan karakterimi bir kitapla daha güncelliyorum.Biliyorum ki hayat her zaman bize istediğimiz şeyleri vermeyecek.Kimine böyle bir çocukluk kimine ilerleyen yaşlarda engeller çıkaracak ama önemli olan kendimizin en iyi versiyonu olabilmektir.Unutmayın bir kitap insanın hayatını değiştirmez.Önce okuduğunuz diğer karakterlerin ve hikayelerin arasına yepyeni meşaleler eklersiniz.Bu yanan meşale sayısı arttıkça düşünceleriniz bir kitabın sınırları etrafında değil kitapların yarattığı sınırsızlık ardında şekillenir.Ancak o zaman fark etmeden değişirsiniz!


"Bridey,Woodbine sigarasından derin bir nefes çekip çayını yudumlayarak, Tanrı işini bilir.diyor.O iyidir.
Bir yerlerde birilerine iyilik ediyordur mutlaka ama Limerick sokaklarına pek uğradığı yok,diyor annem."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder