
Kitap: Angela'nın Külleri-Hatıralar
Orijinal adı: Angela's Ashes
Yazar: Frank McCourt
Sayfa sayısı: 463
Yayınevi: Epsilon
Goodreads puanı: 4,08
Puanım: 9/10
İrlandalı olmak zordur ama Kuzeyli bir İrlandalı çocuk olmak daha zordur.Frank McCourt göçmen olarak ailesiyle gittiği Amerika'dan Limerick'e geri dönerken bunu tüm hücrelerinde hissetmişti.Bu yetmezmiş gibi elindeki tüm parayı barlarda tüketen,gece eve sarhoş dönüp çocuklarını tek sıra halinde hizaya sokup İrlanda uğruna ölmeye yemin ettiren bir babaya sahipti.Annesi Angela ise dindar bir kadındı ama bu yoksulluk ve çaresizliğin pençesinde Tanrı'nın Limerick sokaklarına uğramayı bıraktığına inanmaya başlamıştı.Zorlu geçen bu çocukluk döneminde Frank bir tek amaca sahipti.Amerika'ya gidecek,kardeşlerini ve annesini yanına alarak Lyric Sineması'nda izledikleri o muhteşem Amerikan filmlerindeki gibi bir hayata sahip olabilecekti.Bu hayalinin ateşi onu hep canlı tutacak,çocukluk döneminde açılan yaralarını bir nebze hafifletecekti.
Aslına bakarsanız Frank McCourt'un hayatına bu kitapla ortak olunca yoksulluğun bu denli uç noktasına yolculuk edeceğimi düşünmemiştim.Bu yüzden sürekli tamamen kurmaca bir metinde olduğumu hissettiğim anlarda Frank araya girerek "Bu benim çocukluğum!" diye haykırmak zorunda kaldı.Neden böyle hissettim? Çünkü yazar yaşadığı travma dolu çocukluğunu o kadar gerçekçi bir şekilde sayfalara yansıtmış ki hayatın bir çocuğa,bir anneye bu kadar acı vermesinin bu kadar gerçek olmasına ve yüzünüze çarpmasına karşı beyniniz bir karşılık vermek zorunda kalıyor.Benim tepkim de bunu reddetmek oldu ama ırkçılığın,sınıf ayrımının,Tanrı ve kilise eleştirilerinin,aile motifinin çocuklar üzerindeki etkisi tüm çıplaklığıyla karşımdaydı.O kadar keskin olmasa da bu birikimin ekonomik bunalım olarak bir ailenin nasıl dağıldığını,bir çocuk üzerine nasıl bir baskı yaptığını görmek ve yazarın kullandığı o çocuksu dil yüzünden buruk bir gülümsemeyle bu trajik hikayeye ortak olmak tüm duygu dünyamı altüst etti diyebilirim.
"Ah dans ettiğimiz o güzel geceler,ah o gaydaların sesi
Mutlu olduğumuz günler,gençlik gibi uçup gitti.
Yaz gecelerinin kuytularında toplanırken bütün gençler.
Çok güzeldi,ateşlerdi içimizi gaydaların sesi."


"Bridey,Woodbine sigarasından derin bir nefes çekip çayını yudumlayarak, Tanrı işini bilir.diyor.O iyidir.
Bir yerlerde birilerine iyilik ediyordur mutlaka ama Limerick sokaklarına pek uğradığı yok,diyor annem."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder