20 Mayıs 2016 Cuma

Kitap İncelemesi: Darağacında Üç Fidan

Kitap Hakkında:
Kitap: Darağacında Üç Fidan
Yazar: Nihat Behram
Sayfa sayısı:215
Yayınevi: Everest Yayınları
Goodreads puanı: 4,06

"Korkarım bu kan gölü onu döktürenlerle birlikte,susanları da boğar."

Uzun zamandır okunup da yazılamayan kitapların ardından Darağacında Üç Fidan ile sizlerleyim.Aslında bu kitabın 6 Mayıs'a yetişmesi ve güzel bir incelemeyle günün anlamını yansıtması gerekiyordu.Fakat bir adet sınav süreci ve sonu kötü biten bir Euroleague macerasının ardından bugüne kaydı.O zaman fazla uzatmadan ve daha fazla ertelemeden kitabı inceleyelim.

Öncelikle eğer blogumu takip ediyorsanız ya da denk geldiyseniz Abim Deniz adlı kitabı incelediğimi göreceksiniz.(İnceleme için tık tık!) O kitabı incelerken gözyaşlarıma hakim olamamış ve aşırı duygusal bir şekilde incelemiştim.Sonra bu kitabı da okumak istedim.Çünkü biyografi okuyorsanız,bir hayatı konu alan birden fazla kitabın olduğunu ve her birinin birbirinden farklı bilgiler barındırdığını görmüşsünüzdür.Bu yüzden çok biyografi,anlatı kitapları okumayan biri olarak strateji değiştirip imkanım olduğunca farklı kaynaklara ulaşmaya çalışıyorum.


Bu kitapta da o bahsettiğim farklı bakış açısına ulaşmayı başardım.Zira Abim Deniz,adından anlaşılabileceği gibi Deniz Gezmiş'in odak noktası olduğu bir kitaptı.İçerisinde ayrıntılı bir şekilde hayatı yer alıyordu.Darağacında Üç Fidan ise yine adından anlayabileceğimiz gibi spot ışıklarını bu üç devrimci gence yöneltiyor ve genel olarak cezaevi,dava sürecini konu alıyor.Bu bakımdan dönem odaklı bir kitap olduğunu söyleyebilirim.Nihat Behram da bu döneme birebir şahit olmuş bir şair ve aynı zamanda yazarımız olduğu için gerek şiirleriyle olayı duygusal yönüyle ele almış,gerek avukatların yorumlarıyla bu haksız dava içerisine okuru da katmıştır.Şimdi avukat yorumları kısmına değinmek de gerekiyor.Aslına bakarsanız bence bu bölümü sakin kafayla okumak daha doğru olur.Çünkü öne sürülen iddialar hukuk odaklı olduğu için biraz kafa yormak gerekiyor.Fakat hukuk odaklı olması sizin üstün bir hukuk bilgisine sahip olmanızı gerektirmiyor.



"Bir an vardır,uğruna ölüme gidilir.Kendi inançları doğrultusunda Deniz,Hüseyin ve Yusuf bunu yaşadılar.İnançlarının siyasal yorumu,bıraktıkları mirasın genişlemesine ve derinlemesine değerlendirilmesi tarihin sorunudur.Ne var ki onların son tutuklanmalarıyla başlayan ve asılmalarıyla sonuçlanan bir yargılanmanın üstünden kolayca geçilemiyor.Evet,onlara biçilen hüküm infaz edildi,fakat var olan yasalar karşısında suçları hükümle uyum halinde miydi?"

Gelelim dil özelliklerine.Kitap bölümlere ayrılmış.Başta olayların gelişimi,Türkiye'nin yaşadığı hukuksuzluk ortamı,kargaşadan bahsediliyor.Sonra Deniz Gezmiş,Yusuf Arslan,Hüseyin İnan'la ilgili fotoğraf bölümü ve araya sıkıştırılan çarpıcı şiirler geliyor.Bu fotoğraf bölümünü avukatların yorumları,dava ile ilgili verdikleri bilgiler takip ediyor ve finalde Nihat Behram'ın bu kitabı yazma öyküsü bir fotoğraf bölümüyle daha sona eriyor.Şiir kısmı ve tabiki olayların ele alındığı bölümler çarpıcı,duygusal bir dille ele alınırken dava ile ilgili kısım fazlasıyla bilimsel.En hoşuma giden de bu çarpıcı bölümlerin başlıklarının insanın tüylerini ürperten nitelikte olması.Sanırım olayın duygusal boyutu ve kin toplamama neden olan kısmı bu başlıklarla daha da arttı.Kitap bittiğinde ise bu sefer altını çizdiğim bölümlere göz attım ve yazara olan saygım kat kat arttı.Öyle bir ortamda böyle bir kitap ortaya koymak büyük bir cesaret ve yürek gerektiriyor.

Duruşma yargıcı soruyordu;
"Mahkemeye itimadınız var mı?"
Cemil oğlu,1947 doğumlu,Erzurum,Ilıca Mahallesi,Öznü köyü nüfusunda kayıtlı,Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi Deniz Gezmiş;
"Mahkemeye asla güvenim yoktur.Mahkeme diye böyle bir yerde bulunmaktan utanç duyuyorum."

Kısaca kitabı beğenen ve tekrar okumak isteyen biri olarak sadece Darağacında Üç Fidan değil Abim Deniz'e de okuduğum tüm kitaplardan daha fazla bağlandığımı söyleyebilirim.Belki söylenecek her şeyin bu kitaplarda toplandığı ve kelimelerin büyüsüyle birlikte bir dönemin çığlıklarını duymama sebep olduğu için okurken bu kadar ürperiyorum.Belki de düşüncemin şekillenmesini sağladığı içindir.Fakat şunu biliyorum ki tarihte sadece bu üç fidan değil nice genç katledilmiş ve benim elimden gelen şey onlardan alabileceğimi almak olacaktır.En azından düşünürken bu stratejileri kullanmak ve bir nebze o dönemi anlayabilmek düşünce dünyamda büyük bir dönüm noktası yaratmış oldu.Bundan sonra üstüne ne koyarsam koyayım ileride bu üç genci anlamaya çalıştım diyebileceğim ve bunu gururla söyleyeceğim.

Kanla beklediğim şarkılarda gelişen sevgilim
belki de kalbinde düğümlenen
ölüme giderken duyduğum gülümseyiştir
bakarsın seninle artık görüşemem
alnına vuran ışığı
sakın kaybetme geceleri.
(Nihat Behram,1972)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder