21 Ağustos 2015 Cuma

Kitap İncelemesi: Öksüzler Treni

Kitap Hakkında:
Kitap: Öksüzler Treni
Orijinal adı: Orphan Train
Yazar:Christina Baker Kline
Sayfa sayısı: 368
Yayınevi: Arkadya
Goodreads puanı: 4.10

Bazen içinizdeki çocuk geçmişinizde hapsolur ve siz o çocuğu kurtarmak için tüm umutlara sımsıkı sarılırsınız...

Taht Oyunları'ndan sonra hızlıca bir kitap daha bitirip bu yılın 32.kitabını da bitirmiş bulunuyorum.Aslında Taht Oyunları'nı neden uzun sürede bitirdim bilmiyorum ama sonrasında sürükleyici ve sıcacık bir hikaye okumak kesinlikle güzel geldi.Bir de Ağustos sonlarının daha da serinleşen yaz akşamlarında okumak daha bir güzel oluyor.

Öksüzler Treni,daha önce okuduğum tarzda bir kitaptı.Neredeyse Sarah Jio ile aynı sıcaklığı hissettim ve geçmiş ile 2000'li yıllar arasında kurulan köprü bana yine Sarah Jio'yu hatırlattı.Buna rağmen konu gayet yaratıcıydı.Çünkü kitabın adı olan Öksüzler Treni gerçek bir olaydan esinlenilmiş,bunun yanında yazar bunu hafif hüzünlü,fazlasıyla etkileyici bir hikayeyle harmanlamış.Sonuçta da mükemmel bir kitap ortaya çıkmış.Fakat bundan önce her zamanki gibi konudan başlamam gerekiyor.

Molly,karakter sorunu yaşayan,babası ölmüş,annesi uyuşturucu ve alkol yüzünden ruh sağlığını kaybetmiş bir genç kızdır.Molly,bu yüzden koruyucu ailede kalmak zorundadır.Fakat kaldığı ailelerde sorunlar yaşadığı için pek güzel bir hayata sahip değildir.Çünkü en son birlikte kaldığı aile onun seçimlerine ve kişiliğine saygı duymaz.Bir de Molly kütüphaneden Jane Eyre kitabını çaldıktan sonra koruyucu annesi olan Dina iyice çıldırır.Molly ya 50 saat kamu hizmetinde çalışacak ya da ıslahevine gidecektir.

Öte yandan erkek arkadaşı Jack annesi Terry aracılığıyla ona bir iş bulur.Tek sorun bu işi Molly'nin kabul edip etmeyeceğidir.Çünkü 50 saatini 91 yaşındaki Vivian ile çatı katındaki eski eşyaları ayıklamak pek Molly'nin tarzı değil.Hatta Molly ıslahevine gitmeye kendini hazırlamıştır bile.Sonradan bunun pek kötü bir iş olmadığına kendini inandırarak Vivian ile görüşmeye gider.Daha sonra da eski anılarla dolu çatı katında geçmişe yolculuk başlamış olur.Bu yolculukta İrlanda'dan göç etmek zorunda kalan Vivian'ın hüzünlü ve zorlu hikayesini tozlu kutulardan kaldırıp gün ışığına çıkarmaları gerekmektedir.

Aslında gördüğünüz gibi hikaye 2 zamana dayansa da Vivian da Molly'nin hayatında yer alıyor.Yani Christina'nın burada kullandığı yöntem çok zekice.Çünkü siz geçmiş bölümlerini okurken sıkılabiliyorsunuz ama bu iki bölümü birbirine bağlayan bir obje ya da olay sizin hikayeden kopmamanızı ve sıkılmamanızı sağlıyor.Fakat şöyle bir kötü yanı var.Molly ve Vivian öksüz oldukları için arada ikisinin hikayesi birbirine karışabiliyor.Sonrasında toparlasam bile başlarda böyle olduğu için biraz sıkıntı yaşadım ben.(Molly kendisini öksüz olarak görüyor.)

Diğer hoşuma giden yönlere gelirsek bunun üslubu olduğunu eklemeliyim.Hiç duraksamadan okuduysam bu sürükleyici bir dili olduğu anlamına geliyor.Kurgusu ise fena değil.Zaman zaman Pearl Harbor'u hissettirse de dediğim gibi öksüzler treni olayı hikayeye yaratıcılık katıyor.Fakat Dutchy olayı Pearl Harbor gibi olmasaydı daha iyi olabilirdi.Zaten Dutchy Olayı da Pearl Harbor'da geçiyor.

Son olarak kitapta Kızılderili kökenine sahip Molly'nin karşılaştığı zorluklar ve İrlandalı kızıl ve çilli bir genç kızken Vivian'ın karşılaştıkları aslında size küçücük bir mesaj da veriyor.Onlar toplumda farklı oldukları için zorluklarla karşılaşmışlardı.İkisi de kendi kökenlerini taşıyan sembollerle zamanında öksüzler treni ile buruk bir hayat yaşayan,bir evlat olarak değil de ücretsiz işçi gibi kullanılıp çocuklukları ellerinden alınan insanları temsil ediyorlar.Bu bakımdan da tarihi olaylara ışık tutan,hem güzel bir kurgu hem de güzel bir mesaja sahip bir kitap olduğunu düşünüyor,herkesin okuması gerektiğini de ekliyorum!

"Bunlara katlanabilirsin." dedi çocuk."Ya da kaçabilirsin.Belki de şansın yaver gider ve bundan sonrasını mutlu yaşayarak geçirirsin.Neler olacağını yalnızca Tanrı biliyor.O da olacakları asla söylemiyor."

(Tarihi olarak öksüzler treninden bir fotoğraf.Çocuklar bu trenle istasyonları dolaşıp evlat edindiriliyorlar.Evlatlık alınmayanlar yetimhaneye geri dönüyor.Taşra kentlerinde insanlar tarlada çalışmak için güçlü erkek çocuklar seçip onları köle gibi çalıştırabiliyorlar.Kilise adına ahlak ve merhamet amacıyla kurulan bu uygulama bir aile kurulmasını değil de çocuk işçileri arttırarak toplumda hem sınıf oluşturuyor hem de bu çocukların çocukluklarını yaşayamamalarına sebep oluyor.)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder